Benim Dünyam...

Merhaba, Günlük tutanlar vardır hani, yıllar sonra okur anılara dalar, bazen sevinir bazen üzülürler. Ben bunu hiç yapmadım. Ama düşündüm de neden olmasın.... Benim de okuduğumda derinlere dalacağım anılarım olsa fena mı olur? hele insan otuzuna gelince daha bir geçmişi özlüyor.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İstanbul, Türkiye

Kimim ben ? Bilmem ki. adım Ülkem. Hayatı yaşadıkça öğrenen, her gün bir yaşa daha basan biriyim işte. Hayat süprizlerle doluymuş yaşadıkça gördüm. Hayatın herkese sadece hoş suprizler sunmasını diliyorum.

29 Temmuz 2006

boyundan büyük sesler çıkartıyor bizimki...

küt, küt, küt.... 6.3 mm boyunda miniminnacık ama çıkardığı sesi duysanız koca adam sanırsınız... bizim bebiş bugün yine şaşırttı bizi.... daha 1 hafta önce görünmüyordu bile 1 haftada bir boylanmış bir serpilmiş..... koca adam olmuş :)) ilk kez kalp atışlarını dinledik, inanılmazdııı. muhteşem, olağanüstü, tarifi imkansız bir duygu....
Babamız aslında akşam rüyasında görmüş bebişi.. sabah uyandığımızda " ben bebişi gördüm rüyamda, kalbi küt küt atıyordu" dedi. Anlatırken öyle tatlıydı ki, yüzünde bir mutluluk bir huzur vardı...

İçimde dakikada 100 ün üzerinde atan bir patırtı ile yaşıyorum artık... küt küt küt...

24 Temmuz 2006

23 Temmuz....

Bir yaz aşkıydı önce, sonra aşk romanı oldu.... 6 yıldır her sayfası gün be gün yazılan, yaşayan bir roman...acısı ile tatlısı ile....

Bizi bilenler bilir bir 23 takıntısı vardır bizde, yıllardır sürer gider..... her ayın 23'ü güller günüdür bizde. Bu seferkinde de olduğu gibi....Ama bu seferki 23'ümüz biraz farklı biraz daha kalabalık geçti... geçecek.... artık bundan sonra 2 değil 3 kişi kutlayacağız güller günümüzü..... biri kırmızı biri pembe biri beyaz olsun.
Pembesi benim, kırmızısı sevgilimin, masumiyetin saflığın simgesi olan beyaz da bebişimizin olsun.... güller günümüz, ay dönümümüz, yıldönümümüz kutlu olsun...keyfimiz hep yerinde olsun, sevdiklerimiz hep bizimle olsun, olsun... olsun.....

17 Temmuz 2006

Yeni Başlangıçlar...

bir anda ne kadar değişebiliyor hayat...
beklentiler, değerler, öncelikler... herşey....
Bugün tam 5 haftadır birlikteyiz 2 milimetre bile olmayan bebeğimle :)
Minik olduğuna bakmayın daha şimdiden kalbi var. Küt küt atıyor(muş).
Aramıza katıldığını ilk öğrendiğimde önce güldüm kahkahalarla, sonra ağlamaya başladım hıçkırıklarla... ama kendimi toparladığımda tek hissettiğim; mutluluk ve huzur oldu. Artık daha bir dikkat etmem lazım kendime / kendimize...
5 haftada daha bir büyüdüm, olgunlaştım.
Demiştim ya, taa anılarımı tutmaya başladığım ilk gün; hayat süprizlerle dolu hergün insana bir şeyler öğretiyor diye.. ve bir dilekte bulunmuştum hani, hayat herkese zamanı geldiğinde hoş süprizler sunsun diye...Teşekkürler....sonsuz teşekkürler.....zamanında gelen bu hoş haber için teşekkürler....

06 Temmuz 2006

TATİLLLLL

tatil istiyorum tatillll. Na çalışmak ve na erken kalkmak istiyorum. Hani herkesin"dumur" olduğu bir zaman dilimi vardır ya, kimi asla unutmayacağına inandığı şeyleri unutur :), leylaa olur, kimi de benim gibi dosyalara , raporlara bakar, bakar, bakar ama aklı başka yerlerde olduğu için sadece boş bakar :) işte böyle anlarda bilin ki kişinin tatile ihtiyacı vardır. Benim olduğu gibi..

Bana kalsa yine kaçkarlara kaçalım derim. Denizini, havasını, suyunu, yeşilini içimize, tüm hücrelerimize çekelim derim. Ama Kocam, "kene vardır oralarda"diyerek gözümü korkutarak, beni bu sevdamdan vazgeçirmek istemekte..
Peki sevgilim, her ne kadar çok ama çok -mızz- istesem de oralara gitmeyi, senin tercihine de razıyım yeterki tatil olsun, TATİLLLL.......

yaz geldi,
bahar geldi,
oy açtı yeşil yapraklar.....
yaz geldi,
bahar geldi,
oy açtı yeşil yapraklar.....

ben sana doyamadım,
doysun kara topraklar...
ben sana doyamadım, ben sana doyamadım,
doysun kara, doysun kara, doysun kara topraklar......

der şair...(Nur içinde yatsın Kazım Koyuncu)

04 Temmuz 2006

reçel mevsimi geldi....

Reçellerrr,
Yaz geldi, kavanoz kavanoz reçel yapma mevsimi açıldı. bahçelerde yenmeye yetişmeyen çeşit çeşit meyveler ziyan olmasın diye tencerelere girdi....
kayısı, çilek, vişne ve daha neler neler... Anneler sağolsun, çocuklar çalışıyor, ihtiyaçları vardır diye düşünüp kavanozlar dolusu reçeller yapmasa bizim hazır alıp da yiyeceğimiz yok. hele hele yapacağımız hiç yok. daha doğrusu yoktu bugüne kadar. bu yaz bana ne oldu bilinmez hamaratlığım tuttu. Geçenlerde, bahçeden toplanmış taze hormonsuz tarla çileklerinden reçel benzeri bir "şey" yapmayı başardım. benzeri diyorum çünkü reçelden çok kompostoyu andıran bol taneli ve mis gibi çilek kokulu bir "şey"di. Balıkesirden gelme yumuşak tap taze süt kokan kremsi peynirin üzerinde akıttınız mı o "şey"i bir dilim yetmez olur dilimlerin sayısı unutulur... reçel niyetine yersiniz "şey"i çünkü siz yapmışsınızdır ve o el emeğini atmaya kıyamazsınız. önemli olan tadı değil midir ? kıvamı tutmazsa tutmasın... Reçel gibi reçel isterse canınız, anneler sağolsun

free web tracker