Benim Dünyam...

Merhaba, Günlük tutanlar vardır hani, yıllar sonra okur anılara dalar, bazen sevinir bazen üzülürler. Ben bunu hiç yapmadım. Ama düşündüm de neden olmasın.... Benim de okuduğumda derinlere dalacağım anılarım olsa fena mı olur? hele insan otuzuna gelince daha bir geçmişi özlüyor.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İstanbul, Türkiye

Kimim ben ? Bilmem ki. adım Ülkem. Hayatı yaşadıkça öğrenen, her gün bir yaşa daha basan biriyim işte. Hayat süprizlerle doluymuş yaşadıkça gördüm. Hayatın herkese sadece hoş suprizler sunmasını diliyorum.

28 Kasım 2005

Eğitime verilen desteğin böylesi sadece Karadeniz'de.


Ardeşen'deyiz, sahilde yürüyoruz. Güneş batmak üzere, sahilde tek tük aileler yürüyüş yapıyor. Buralarda da Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi herkesin belinde bir cep telefonu var. Aile'nin reisi baba, çalan telefona cevap veriyor. şimdi sıkı durun: Telefon çalıyor, Baba telefonu cevaplıyor "Alo dedum". var mı böyle bir şey yaa. Ben telefona ya "efendim" ya da "alo" dendiğini bilirim. ama "Alo dedum" şeklinde bir karşılamayı hiç duymamıştım. :)))) Süüpperrrrr.
Karadeniz kadar renkli bir bölge var mı dünyada? "Ardeşen Yüksek Okul Fakülte Yapma ve Yaşatma Derneği" evet arkadaşlar doğru gördünüz ve okudunuz :)) daha ne diyeyim. Eğitime verilen önemi daha güzel açıklayan başka bir resim olabilir mi ? Bu resmi bizlere kazandıran sevgili Canan'a kucak dolusu sevgiler ve Almanya'ya selamlar....

27 Kasım 2005

Kadının Fer'i Erkeği Yendi.

İyiki bir Kaçkarlara gittin demeyin, insan Karadenize gider de malzemesiz döner mi, oradaki her bir günümüz kendi başına birer fıkraydı. anlat anlat bitmiyor ki :)

bu geziye ilk karar verdiğimizde Kocamla iddiaya girmiştik. O bana, sen hayatta tırmanamazsın, yarı yolda eve döneceğim diye tutturursun demişti, ben de "görürüz öleceğimi bilsem zirveye çıkacağım" demiştim.
Sonuç ne mi oldu :)) Kocam çadırında hasta yatarken ben zirve yaptım :)) Ha ayaklarım patladığı için dönüşte yokuş aşağı geri geri gidip dağcılık tarihinde bir ilke imza attım ve turistlere malzeme oldum o başka.
Kocam zirveye çıkamadı,ama hakkını yemeyeyim. Naletlemeyi(trans) başarı ile tamamladı. işte trans sonrasında medeniyete kavuşma anı :)) Kuzinenin etrafında bizim cesur Türk ekibini ve su, çamur ve bilimum doğa artığı ile belenmiş çoraplarımızı görüyorsunuz. Burası Ayder Yaylasının belki de en güzel pansiyonuydu yediğimiz Karadeniz yemekleri o kadar güzeldi ki belli ki sevgi ve Karadenizin misafirperverliği ile yapılmıştı. (kamp alanında Erol Dayının yemekleri bir başkaydı tabii)
*Fer = Arapça kökenli bir kelimedir güç, kuvvet anlamına gelir ( Kaynak: TDK)
İşte bizim müthiş Türk ekibi:
Ayaktakiler:Ayhan,Canan,Ben, Avni'm,Mehmet,
Oturanlar: Evren ve rehberlerimiz kırmızı şortlu Göksu :)) ) ve Çile Bezi Muhammed.

25 Kasım 2005

Fırtına Vadisi - Oralarda Yeşil bir başkadır

 Posted by Picasa

Yazın ortasında Kaçkarlar

Posted by Picasa

bir lokma ekmeğe muhtaç olduk (Karadeniz gölü)

Kaçkarların güneyinden kuzeyine geçiş için transı gerçekleştirirken, yani Naletleme geçişi sırasında sis, yağmur, soğuk ve saatlerce yürümenin yarattığı yorgunluk bizi bu hale getirdi. Issız bucaksız bir yerlerde çantamızdaki bir lokma ekmekten başka hiç birşeyimiz yoktu...

23 Kasım 2005

Kaçkarlar bir başkadır


Burnumdan ve damarımdan da anlaşılacağı üzere karadenizliyiz. Damar derken de laz damarımdan bahsediyorum. Malumlarınız lazların damarı tuttu mu tutar :)
Bu yaz doğduğum memleketime, Karadeniz'e gittik. Buklamania ekibi ile mükemmel bir trans gerçekleştirdik. Kaçkar dağlarının güneyinden girdik taaaa 3937 metre yüksekliğe zirveye ulaşarak dağı bir kez daha feth ettik. Tabii kolay olmadı. Ağlaya zırlaya, ayakları patlata patlata çıktık oralara. Şimdi diyeceksiniz ki zirveye ulaştığınızda şööle gururla bakıp işte bu diye haykırdınız mı dağlara ? Yanılıyorsunuz yaşları 25- 75 arasında değişen Türk- İtalyan-İspanyol'dan oluşan yaklaşık 30 kişi zirveye ulaştığımızda ( ben en son ulaşabildim) etrafa bakmak yerine olduğumuz yere çömeldik ve güneşin altında soğuk rüzgara karşı uyuduk. Evet doğru okudunuz. Hepimiz diyerek abartmayayım ama çoğumuz yorgunluktan uyuduk. Çıkınlarımızı bile açlıktan ölmemize rağmen yorgun olduğumuz için yiyemedik. Bu çıkışın bir de inişi olacağı kabusu ile zirve defterine bir şeyleri karaladık.

Tabi Kaçkarların zirvesini fethetmek yetmezdi. Bir de Kaçlarların güneyinden kuzeyine yani kutsal Rize topraklarına ulaşmak gerekiyordu. İşte bunu da, Türk kafilesi başardı. Nalet okuya okuya da olsa, Naletleme geçişini, sis, yağmur, soğuk demeden geçtik ve transı gerçekleştirdik. Bizi bu yolculuğumuzda yayladan kovulan "it"imiz de yalnız bırakmadı bizimle taaa Rize'ye kadar geldi. sonra nasıl geri döndü bilmiyoruz. :)

Kaçkar gezisine ilişkin resimlerimizi en kısa zamanda sizlerle paylaşacağım.

Hayatınızda bir kere olsun Karadeniz'e gidip kaçkarlardan trans yapmalısınız. Şiddetle tavsiye edilir. Tüm zorluklarına rağmen mükemmel bir deneyimdi.
sevgiler...

Kuzuşiş'i merak edenler, cevabını burada bulabilirler

Bugün çenem düştü :)

sabahtan beri messengerde herkese takılıyorum. Artık "kızım senin işin yokmu demeye başladılar"
Aslında çok işim var. beni bekleyen bir sürü yazı var yazmam gereken. ama işte çenem düşüverdi bugün. Havada yağmur, hüzün var ama ben garip bir şekilde mutluyum.

Unutmayin siz olmasaniz da dünya dönecek o halde o döngü içinde kalmaya gayret edin ki bu döngnün bir parçası olun çünkü mutluluk da buralarda biryerlerde....

Herkese mutlu günler....

Bu yaz zorlu bir parkurdu ama başardık galiba...

30 yaşı dolduralı 4 gün olmuş bile...

Günler ne acımasız geçiyor, yaz geldi ne güzel derken Kasım ayı da bitmiş neredeyse. bu yaz benim için zorlu bir yazdı. Sınandım ama sınavı geçtim galiba :) zaman gösterecek gerçi herşeyi ama başardım gibi.
Neyi mi ? boşveeerr bana kalsın. Hayatta herkesin kendine saklamak istediği acı ama büyümek için kaçınılmaz olarak yaşaması gereken anlar vardır. Bu da böyle bir andı işte.


Ulkem Genc Yaman Posted by Picasa

free web tracker