Benim Dünyam...

Merhaba, Günlük tutanlar vardır hani, yıllar sonra okur anılara dalar, bazen sevinir bazen üzülürler. Ben bunu hiç yapmadım. Ama düşündüm de neden olmasın.... Benim de okuduğumda derinlere dalacağım anılarım olsa fena mı olur? hele insan otuzuna gelince daha bir geçmişi özlüyor.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İstanbul, Türkiye

Kimim ben ? Bilmem ki. adım Ülkem. Hayatı yaşadıkça öğrenen, her gün bir yaşa daha basan biriyim işte. Hayat süprizlerle doluymuş yaşadıkça gördüm. Hayatın herkese sadece hoş suprizler sunmasını diliyorum.

23 Ağustos 2006

Hoşgeldin blog dünyasına....

Bu sabah her zaman olduğu gibi bilgisayarımı açtım önce kelebeğimin sonra Kuzuşişin sitelerine baktım güncellemişler mi diye ( yazılarını okumayı dört gözle bekliyorum her gün :) ) ha pardon unutuyordum bir de sevgili Ayşegül'ün pardon zeynep'in sitesini açtım.

sonra rutin olarak e posta mesajlarımı kontrol ettim. ve çok şaşırtıcı bir mesaj karşıma çıktı. Bir iş arkadaşım ( sitesinde de ifade ettiği üzere aynı iş yerinde değiliz ama yılda 2-3 kez görüşüyoruz ve sık sık da e-posta mesajı gönderiyoruz birbirimize) dan gelen mesaj beni hem şaşırttı hem sevindirdi hem duygulandırdı....

Kuzuşiş sayesinde tanıştığım blog dünyasına ilk adım attığımda bazı arkadaşlarıma ilk heyecan olsa gerek sitemin adresini vermiştim. Bugün sevinçle öğreniyorum ki, blog tutkunluğu hızla yayılıyor.... Sevgili arkadaşım hoş geldin blog dünyasına....sık kullananlar listesinde keyifle takip edeceğim bir site daha ekleme heyecanını bana tattırdığın için teşekkürler....

21 Ağustos 2006

İşte yakaladığımız balıklar

15 Ağustos 2006

Bitkinlik, sıcak ve yürüyüş....

Tatil yaptık diye dinlendik, kendimize geldik sananlar yanılıyorlar, İstanbul'a vardığımız dakikadan beri bir yorgunluk, bitkinlik, bir halsizlik ki sormayın gitsin... hele hele tatil sonrası yaşanan pazartesi sendromu da buna eklenince hayat çekilmez oldu. Tüm bunların üzerine, Babamız her akşam 1 saat yürüyüş yapılacak diye diretince bebişle hal mal kalmadı bende.... dün akşam yürümekten yırtmak için yapmadığımız numara kalmadı ama işe yaramadı. bebiş karnıma kramplar soktu yürümemek için, ben tansiyonumun düştüğünden halimin olmadığından yakındım ama nafile ...

Sonuç: Ancak 25 dk yürümeyi başarabilmenin sonunda, sürekli esneyen, her tarafı ağrıyan, araba, iş yol demeden uyuklayan bir pestil.

Belki bu akşam yırtarız bebiş ne dersin :) ......

14 Ağustos 2006

tatil :balık-deniz-güneş...

hiç bitmese şu tatillerr...
bir de bulanmasa mideler...

iki haftalık bir uzaklaşma çok iyi geldi vallahi... insanı günbegün boğan İstanbul'dan, iş dünyasının yoğun koşturmaca temposundan, yönetilen zamandan... herşeyden uzak bir zaman...
Her tatilimizde farklı bir şey yapmayı alışkanlık haline getirdik bu sefer de büyük balık avına çıkmayı hedefledik. http://www.deepfishing.com Gerçi deniz bu sefer bize cömert davranmadı ama olsun bir dahaki sefere...
Ben bebişle 5 palamut( bunun 3ünü denize geri verdik.)babamız da 2 palamut bir yavru akya-ki onu da denize geri verdik- bir lambuka ve bir de balon balığı yakaladı. Lambuka ilginç bir balık denizden ilk çıktığında turkuaz ağırlıklı bir rengi var sırtı da altın renginde. Yöre insanları lahosu çok lezzetli bulmasa da, dalyan balığı yiyen ve deniz balığına hasret kalan bizler için çok da güzel bir tadı var. (ben bebiş izin vermediği için yiyemedim tadına bakmakla yetindim ama olsun ne yapalım...)

Balık avımız heyecanlı keyifli bir okadar da yorucuydu. av sırasında hüzünlü anlar da yaşandı...
Ürktüğü zaman balon gibi şişen balon balığı, avın en heyecanlı bölümünde alakasız bir şekilde rapalamıza saldırdı biz akya yakaladık diye heyecan içinde oltamızı çekerken bir de ne görelim komik ve bir o kadar tipsiz bir balık karşımızda çırpınıyor. Eti zehirli olduğu için ve asıl yakalamak istediğimiz balık o olmadığı için denize geri bırakmaya çok çalıştık ama kancalar öyle bir dolanmış ve dişleri öyle keskindi ki kurtarma operasyonumuz balığın, Zafer'in elini ısırıp kanatması ile son buldu. Zafer can havli ile balığı savurunca, balık rapalamızla birlikte denizin derinliklerine gömüldü...üzgünüz balon balığı... acele etmeseydin heyecan yapmasaydın kurtaracaktık seni de Zafer'in elini de.....

Yakaladığımız palamutları akya için yem yapıp özel bir av takımı ile denize bırakma denememiz de malesef başarızlıkla sonuçlandı. iki günde toplam 4 akya avlama denememiz balıkların bizden daha akıllı ve güçlü çıkması ile hüsranla sonuçlandı. her biri elimden büyük palamutları ve palamutlara takılı nerdeyse 10 cm uzunluğunda kancaları hiç uğraşmadan anında koparan akyalar bize yüzlerini göstermedi... ne yapalım artık bir dahaki sefere....

free web tracker