Benim Dünyam...

Merhaba, Günlük tutanlar vardır hani, yıllar sonra okur anılara dalar, bazen sevinir bazen üzülürler. Ben bunu hiç yapmadım. Ama düşündüm de neden olmasın.... Benim de okuduğumda derinlere dalacağım anılarım olsa fena mı olur? hele insan otuzuna gelince daha bir geçmişi özlüyor.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İstanbul, Türkiye

Kimim ben ? Bilmem ki. adım Ülkem. Hayatı yaşadıkça öğrenen, her gün bir yaşa daha basan biriyim işte. Hayat süprizlerle doluymuş yaşadıkça gördüm. Hayatın herkese sadece hoş suprizler sunmasını diliyorum.

14 Ağustos 2006

tatil :balık-deniz-güneş...

hiç bitmese şu tatillerr...
bir de bulanmasa mideler...

iki haftalık bir uzaklaşma çok iyi geldi vallahi... insanı günbegün boğan İstanbul'dan, iş dünyasının yoğun koşturmaca temposundan, yönetilen zamandan... herşeyden uzak bir zaman...
Her tatilimizde farklı bir şey yapmayı alışkanlık haline getirdik bu sefer de büyük balık avına çıkmayı hedefledik. http://www.deepfishing.com Gerçi deniz bu sefer bize cömert davranmadı ama olsun bir dahaki sefere...
Ben bebişle 5 palamut( bunun 3ünü denize geri verdik.)babamız da 2 palamut bir yavru akya-ki onu da denize geri verdik- bir lambuka ve bir de balon balığı yakaladı. Lambuka ilginç bir balık denizden ilk çıktığında turkuaz ağırlıklı bir rengi var sırtı da altın renginde. Yöre insanları lahosu çok lezzetli bulmasa da, dalyan balığı yiyen ve deniz balığına hasret kalan bizler için çok da güzel bir tadı var. (ben bebiş izin vermediği için yiyemedim tadına bakmakla yetindim ama olsun ne yapalım...)

Balık avımız heyecanlı keyifli bir okadar da yorucuydu. av sırasında hüzünlü anlar da yaşandı...
Ürktüğü zaman balon gibi şişen balon balığı, avın en heyecanlı bölümünde alakasız bir şekilde rapalamıza saldırdı biz akya yakaladık diye heyecan içinde oltamızı çekerken bir de ne görelim komik ve bir o kadar tipsiz bir balık karşımızda çırpınıyor. Eti zehirli olduğu için ve asıl yakalamak istediğimiz balık o olmadığı için denize geri bırakmaya çok çalıştık ama kancalar öyle bir dolanmış ve dişleri öyle keskindi ki kurtarma operasyonumuz balığın, Zafer'in elini ısırıp kanatması ile son buldu. Zafer can havli ile balığı savurunca, balık rapalamızla birlikte denizin derinliklerine gömüldü...üzgünüz balon balığı... acele etmeseydin heyecan yapmasaydın kurtaracaktık seni de Zafer'in elini de.....

Yakaladığımız palamutları akya için yem yapıp özel bir av takımı ile denize bırakma denememiz de malesef başarızlıkla sonuçlandı. iki günde toplam 4 akya avlama denememiz balıkların bizden daha akıllı ve güçlü çıkması ile hüsranla sonuçlandı. her biri elimden büyük palamutları ve palamutlara takılı nerdeyse 10 cm uzunluğunda kancaları hiç uğraşmadan anında koparan akyalar bize yüzlerini göstermedi... ne yapalım artık bir dahaki sefere....

1 Comments:

Blogger La Mariposa Purpura said...

yahu bu kadar özendirilmez ki ama..yani acımalısın tatil yapamayanlara..bakıyorum da hiç bahsetmemişsin bebebişin anneanne ve dedesiyle geçirdiği ilk zamanlarından...onlara yaptığın türlü türlü nazlardan..:D
neyse geçmiş olsun bir tatil dönemi daha geride kaldı..darısı yapamayanlara...:P

14 Ağustos, 2006 12:54  

Yorum Gönder

<< Home

free web tracker