Benim Dünyam...

Merhaba, Günlük tutanlar vardır hani, yıllar sonra okur anılara dalar, bazen sevinir bazen üzülürler. Ben bunu hiç yapmadım. Ama düşündüm de neden olmasın.... Benim de okuduğumda derinlere dalacağım anılarım olsa fena mı olur? hele insan otuzuna gelince daha bir geçmişi özlüyor.

Fotoğrafım
Ad:
Konum: İstanbul, Türkiye

Kimim ben ? Bilmem ki. adım Ülkem. Hayatı yaşadıkça öğrenen, her gün bir yaşa daha basan biriyim işte. Hayat süprizlerle doluymuş yaşadıkça gördüm. Hayatın herkese sadece hoş suprizler sunmasını diliyorum.

02 Haziran 2006

Kınalı Gelinim

Hepimizin duyduğunda gözleri dolduğu o eşsiz türkü "Yüksek Yüksek Tepeler"Bu sefer bizi güldürdü de güldürdü. Ah be kınalım, güle güle de bu tören yapılmaz ki, insan usulen de olsa ağlar. :).
30 Mayıs akşamı benim kelebeğimin kına gecesi vardı. Aslında iki kardeş hiç haz etmeyiz böylesi törenlerden ama biricik Anneannemiz'in "bu evde gidecek hiç kız kalmadı, benim anamdan yadigar Bindallıyı kim giyecek" diye hatır bırakması tüm prensiplerimizi alt üst etti. Zavallı Annem 6 yıl önce evlilik hazırlığı yaparak tek tecrübe edindiği bende böyle bir merasim yaşamadığı için ve kendisi de zamanında Kına gecesi yapmadığı için"ben anama mı çekmişim ne :)" panik içinde günlerce sağdan soldan bilgi edindi. Meğer herkesin de geleneği farklıymış Dünürü başka bir merasim anlatır, komşuları başka, akrabalar, dostlar başka...
En çok kabul göreni kendimizce kurguladık. Tabi burada bizim ufaklığın arkadaşlarının hakkını yememek gerek. Kızlar olaya el koyunca herşey tıkır tıkır işledi. kurgumuz şöyleydi;

"yüksek yüksek tepeler" türküsü ile kına dolu tepsi ile ben şaşkınlık içinde salondan içeri girdim. mumlar eşliğinde içeri gelen bindallı gelinimiz salonun ortasındaki sandalyeye oturdu. Bir yandan o ağlatan eşsiz türkü kulaklarda yankılanırken mumları tutan kızlar gelinimizin çevresinde döndü de durdu. Meğer gelin ağlamadan kına yakılmazmış. eh bizimkinin de güleceği tuttu mu. Türküler söylendi ağıtlar yakıldı yok yok . bizim kızda "tık" yok. en sonunda ağladı ama gülmekten... olsun dedik ağladı ya önemli olan o (bizimki duygulandığı için ağladığını söylediyse de pek inanan olmadı :) ) sonra kınalar yakıldı. Herkesi aldı bir şekilli kına yakma derdi. havalarda yalancı dövme kalıpları uçuşurken herkes kendince bir şekil verdi kınasına. sonrası malum, sanki bir ömrün kurtlarını bir gecede attık. oynadık da oynadık. Ben ki kendi düğünümde bile oyanamak için kokteyl formatını seçmişim, o gece tüm olmazlarımı oldurdum. bi horon edemedim işte o içimde kaldı. Bir laz kızı olarak en kısa zamanda bu horonu etmeyi de tepmeyi de öğrenmem şart oldu.

Sevgiyle kalın...

3 Comments:

Blogger rahel said...

ben gelinin kınada da olsa gülenini severim. :) çoook kocaman mutluluklar dilerim bir de..

06 Haziran, 2006 10:19  
Anonymous Adsız said...

nasil aglayabilirimdi ki o kadar mutluydum ki. Mutlulugum gidecegimden değil sevdiklerimin etrafimda dolanmasindandi,evet insan mutluluktan da aglar ama gozyaslarini bosyere o kadar akittik ve tukettik ki birazda gulumseme zamani...
kelebek oldum ucacagim ellerinden gokyuzune, saklasan mı beni avuclarinda......

06 Haziran, 2006 10:22  
Blogger ulkem said...

Kelebeğim, saklar mıyım asla... git uç, yaşa bu bir günlük hayatı gönlünce....ben hep yanında olacağım ömrüm yettiğince..

06 Haziran, 2006 10:27  

Yorum Gönder

<< Home

free web tracker